
Maltepe Üniversitesi Uluslararası Ticaret ve Lojistik Yönetimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mehmet Tanyaş, konuşmasında, lojistik sektörünün temel prensiplerinden bahsederek, “Lojistik ülkemizde sadece taşımacılık olarak algılanmaktadır. Aslında lojistik; karayolu, demiryolu, denizyolu, havayolu, boru hattı taşımacılığının ötesinde deposu, antreposu, elleçlemesi, ayrıştırması, sigorta ve bankacılık hizmetleri, konsolidasyonu, gümrüklenmesi gibi alanlarda hizmet sağlayan farklı boyutlarla taşımacılığın ötesinde bir kavramdır. Dünya piyasalarında saygın markalara bakıldığında, tedarik zincirini iyi kuran, lojistiği en iyi olan firmaların başarılı olduğunu görüyoruz.” dedi.
LOJİSTİK İÇİN UYGUN YER İYİDERE’DİR
Gelirini çaydan sağlayan Rize’nin artık bir alternatif sektör oluşturması gerektiğini kaydeden Prof. Tanyaş, “Rize, Türkiye’nin Orta Asya’ya, Kafkasya’ya, Rusya’ya, İran ve Irak pazarlarına en yakın noktasında olduğundan, lojistik sektörü ön plana çıkmaktadır. Lojistiğin gelmesi tamamen altyapıya bağlıdır. Rize çevresinde lojistiği üretecek bir yük miktarı olmadığından transit taşımacılığı buraya çekecek yeterli ve kaliteli hizmet verilecek seviyede altyapı kurulmalıdır. Rize’ye Trabzon işbirliğinde ‘Lojistik Köy’ kazandırılabilir. Bu işbirliğinde en uygun noktada bu merkezi kurmak gerekir. Transit taşımacılığı yakalayabilmek için büyük gemilerin yanaşabileceği bir liman yapmak gerekir. Türkiye’deki limanların derinliği 14 metreyi geçmiyor. Bilimsel olarak bakıldığında bu merkezin yapılacağı en uygun alanın, Ovit Tüneli de tamamlandıktan sonra katkı sağlayacağı ve 18 metre derinliğe sahip İyidere havzası gözükmektedir. Bu alanın deniz dolgusu yapılarak bölgeye hizmet verecek bir Lojistik Merkez yapılmadır.” şeklinde konuştu.
KERVANLAR UÇAK, KERVANSARAYLAR HAVAALANI OLDU
Maltepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof.Dr.Nazif Gürdoğan: “Kervansarayların yerini havaalanları, kervanların yerini uçaklar aldı.”
Dünya ekonomi tarihinde, bilinen en eski ticaret yolunun, yüzyıllarca dünya ticaretinin omurgasını oluşturan İpek Yolu olduğunu söyleyen Prof.Dr. Nazif Gürdoğan, “Ülkeler arasındaki sınırları kaldıran İpek Yolu, bir tesbihin taneleri gibi sıralanan Asya ve Avrupa ülkelerini birbirine bağlamıştır. Dünyanın ekonomik ve kültürel gelişmesinde, çok boyutlu bir işlev yüklenen İpek Yolu’nun, vazgeçilmez bir yeri vardır.” diye konuştu.
Konuşmasını İpekyolu’nun dünya ekonomi tarihindeki yeri ve önemi üzerine kuran Prof. Gürdoğan, dünya ticaretinin binbir renkli çiçeği olan İpek Yolu üzerinde birbirini izleyen kervanlar için kervansarayların kurulduğunu vurgulayarak, “Şehirler arasında kırk kilometre aralıklarla inşa edilen kervansaraylar, ekonomik, siyasal ve kültürel hayatın zenginleştiği büyük çekim merkezleri olmuştur. Hava ulaşımının çok hızlı geliştiği yeni dünyada kervanlar havayolu kuruluşlarına ve uçaklara dönüşürken, kervansaraylar da havaalanlarına dönüştü.” dedi.
Yolun olmadığı yerde ekonominin gelişmesi mümkün olmadığını, ekonomik gelişmenin önemli ölçüde ulaşıma dayandığını kaydeden Gürdoğan, ticaretin olduğu yerde savaşın olmayacağını, ticarette ‘kazan kazan’ stratejisinin geçerli olduğunu ve ticarette iki tarafın da kazandığını, dolayısıyla, ticaret ne kadar gelişirse, barışa o ölçüde katkı sağlanmış olacağını söyledi.
DÜNYA KÜRE DEĞİL, KAREDİR!
Geçmişte kervanlar ile kervansarayların yüklendiği misyonu günümüzde havayolu kuruluşları ile havaalanlarının yüklendiğini belirten Prof.Dr. Nazif Gürdoğan, “Dünün kültür ve ekonomi elçileri, yeryüzünde dolaşan kervanlardı. Bugünün kültür ve ekonomi elçileri ise, gökyüzünde dolaşan uçaklardır. Dünya artık küre değil karedir. Tedarik zincirini yönetmek çok önemlidir. Ne kadar katma değeri üretirseniz o kadar kazanırsınız. Domates üretmeyi Çinlilere, Hintlilere bırakıp katma değeri çok daha yüksek domates tohumu üretmeliyiz. Bunun temel kuralı; ‘fason ürün ürettirenler, fason ürün üretenden daha çok kazanır. Artık fason üretimi doğumuzdaki ülkelere bırakıp, bizler fason ürettirmeyi öğrenmeliyiz. Kaliteye, yeniliğe, tasarıma, bilgiye pasaport sorulmaz. Kahveyi bizden Amerikalılar alıp bize pazarlıyor. Bunu emperyalizm değil yönetim ustalığıyla yapıyorlar. Yeni dünyada, yerli malı değil, dünya malı üretmeliyiz.” diye konuştu.
EĞİTİM, EN BÜYÜK SERMAYE
Prof. Gürdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
“Ticaretimizi geliştirmek zorundayız, ticarette ulaşım kadar eğitim de çok önemlidir. Dünyada üçüncü kuşağa geçen işletme sayısı yüzde beşi geçmemektedir. İşletmelerde eğitimin sürekli hale getirilmesi gerekir. İşler iyi gittiği vakit, eğitime bir yatırım yapıyorsanız, kötü gittiğinde beş yatırım yapmalısınız. Eğitime yapılan yatırım zarar etmez, getirisi en yüksek yatırımdır. Eğitim işletmeleri dönüştüren bir yatırım olup, sonuçlarını kısa vadede beklememek gerekir. Dünyanın hiçbir yerinde eğitim düzeyi yüksek, gelir düzeyi düşük ülke yoktur ve yine dünyanın hiçbir yerinde eğitim düzeyi yüksek cirosu düşük işletme yoktur.” Gürdoğan konuşmasını, dünyada başarılı olmuş firmalardan örnekler vererek tamamladı.
Panelin son konuşmacısı Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Süleyman Uludağ, büyük devletlerin rekabet alanı olan, küçük kabilelerin yaşadığı, 30-35 farklı dilin konuşulduğu, iklimi, coğrafyası, kültürü, örf ve adetleri bizlere benzeyen Kafkasların tarihi, kültürü ve sosyal hayatıyla ilgili katılımcılara bilgiler aktardı.
Kapanış konuşmasında Şube Başkanvekili İsmail Bostan, panelistlere ve katılımcılara teşekkür ettikten sonra, MÜSİAD Rize Şubesi Ar-Ge Komisyonunca hazırlıkları tamamlanan, 24-25 Mayıs 2013 tarihlerinde Rize Şubesinin evsahipliğinde yapılacak Genel İdare Kurulu (GİK) toplantısından sonra öncelikli iş olarak lojistik konusunda, Valilik, Belediye, Üniversite, Ticaret ve Sanayi Odası başta olmak üzere kanaat önderleri ve yetkilileri biraraya getiirerek, işbirliği içerisinde çalışacak bir Lojistik Platformu oluşturmak istediklerini belirterek, “Rize ve bölge için Lojistik Master planını çıkararak, bölgemizin kalkınmasında lojistiğin önemini ortaya koyacağız” diye konuştu.
Panelistler, katılımcıların sorularını cevapladıktan sonra kitap imzaladılar.