Yargı’nın harekete geçtiğini ve bunu seçimlerin de durduramayacağını iddia ediyor. Bakın neler diyor: “Hükümet, bir süre sonra Türkiye’yi yönetemez hale gelecek. Bugün çare olan adımların birkaç gün sonra hiçbir değeri kalamayacak. Başbakan’ın kafasında gezen erken seçim, çözümü değil, kaosu artırır. Çünkü kriz, hükümetin arkasındaki milli iradenin değil, karşısındaki milli iradenin yani yargının tasarrufunun eseri. Seçim zayıf bir ihtimalde olsa Erdoğan’ın arkasındaki desteği tazeleyebilir. Sandığın ve yargının hükmü farklı olabilir. Ama bu karşıtlık doğrudan krizi derinleştirecektir”.
Türköne diyor ki!.. Ey Başbakan Recep Tayyip Erdoğan!..
1- Bir süre sonra Türkiye’yi yönetilemez hale getireceğiz.
2- Erken seçim düşünme, sana faydası yok. Yeniden ezici üstünlükle seçilip gelsen bile karşında ikinci milli irade (!) denen yargı olacak!..
3- Sandığın hükmü seni başbakan yapsa bile yargı farklı düşünüyor!..
4- Milletle yargıyı karşı karşıya getirme ve istifa et!..
***
Elbette Türköne bunu kendi kafasından söylemiyor. Uygulanan planı, arka planını ve nihai hedefini kendisine anlatmışlar. O sadece verilen rolün gereğini yapıyor. Tıpkı adalet dağıtması gereken savcıların öfke dağıttığı gibi… Kendisi Başbakan Erdoğan’ın ‘Hedef benim’ sözlerinden hareketle, savcıların Başbakan için bir fezleke yazmalarıyla bu işin sonuçlanacağını zannediyor. Türköne’ye göre Fezlekenin alt yapısını da Erdoğan Bayraktar’ın, “Ne yapmışsam Başbakanın talimatlarıyla yaptım” sözleri oluşturacak. Yargının bu işe çoktan karar verdiğini ima ediyor.
***
28 Şubat Postmodern darbesinin farklı bir versiyonuyla karşı karşıyayız. 28 Şubat’ta böylesi sözleri paşalar söylerdi. Paşaların sözcüsü Özkökgiller gibi yazarlar dile getirirdi. Ertuğrul Özkök’ün rahmetli Necmettin Erbakan’a “çekil” dediği yazıların sayısını hatırlamıyoruz. Bugün de yargı darbesini Türkönegiller dile getiriyor. Yargı yani HSYK milletin iradesiyle geldiği için Türköne, “İkinci milli irade” diyor. Peki TBMM nedir? Milletin gerçek iradesi değil midir? İradenin temsili üzerinden meşruluk aranacaksa işin kaynağı millettir. Evet yargı bugün istediğini yapabilir, lakin bu irade kalıcı olamaz. Yargı da milletin üzerinde değildir. Hele hele, bu ülke yargıdan ibaret hiç değildir. Yargı kararlarını Türk milleti adına vermektedir. Türk milleti adına verilen kararlarla milletin iradesi yok edilecekse bunun adı buz gibi darbedir. İş darbeye kalırsa bu işin uzmanları yargıçlar değil askerlerdir!..
***
Tüm çıplaklığıyla anlıyoruz ki, dış kaynaklı ve adına yolsuzluk operasyonu denilen komplo Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsında millete düzenlenmiştir. En uç noktaya gidelim. Darbeciler Başbakan’ın kızını ve oğlunu da aldırdı!.. Fezlekelerini de hazırlattı. Seçimi nasıl engelleyecekler? Seçimde bu millet bir istiklal mücadelesi algısıyla hareket ederse ne yapacaklar? Seçim de fayda etmez mi diyorsunuz? Seçim de fayda etmeyecekse Mısır’daki gibi askerler gelecek diye mi bekliyorsunuz? “ABD ve İsrail’in nihai hedefi böyle” deyip bilmemizi mi istiyorsunuz? Hayır başaramayacaklar. Asker bu oyunda yok ve oyuna gelmeyecektir. Erdoğan’a yapılacak bir postmodern darbenin Tayyip Bey’i görevden uzaklaştırmaya gücü yetmeyecektir. Ekonomiye yapılan darbe belki hedefine ulaşacak. Zarar belki 100 milyar doları aşacak. Ama oyunu bu millet mutlaka bozacaktır. Türkiye, planlandığı gözlenen yargı darbesini de aşacaktır. Türkiye’nin ayaklarına bir kez daha pranga takılamayacaktır.